12 Ocak 2013 Cumartesi

Kalem Kelâmı

Akrep ve yelkovan, tâbir edileliberi nasıl ardı sıra kâh birbirlerini izliyor, kâh bir noktada birleşiyor kâh tamamen uzaklaşıyorsa; yine öyle zaman dlimlerinden birinde; bir seher ertesinde, akrep altıyı, yelkovan sekizi gösteriyorken...

bulutlu ama sâkin bir gökyüzünde, dolunaya selâm durdu duracak kamer dağıtırken gecenin karanlığını; saatler durmadan ilerliyorsa, su misali akıyorsa zaman ve sehere kavuşunca gece; usul usul yağmur damlaları her bir yaprağın üzerin'd'e 'd'üşüyorken...

gece sessiz ama ürkütücü de değilken; her şey sus pus olmuş, rüyâlar şehrin sokaklarında cirit atıyorsa ve aslında tüm kâinat zikre dalmışsa bir anlamda; seher vakti yaklaştı yaklaşacak demeye kalmadan; gecenin sesizliğini kuşların sesleri dağıtıyorken...

işte tüm bunlar oluyorken, veya olmuşken, ihtimal ki defalarca da olacakken; kaleme alındı tüm bu satırlar.. ve tüm bunlar yazılıyorken, kalemim kelâma susamışken; belki de tam da şimdi kalemi bırakmalı elden..

öyle ki dinlemeli etrafı.. kuşlardaki cıvıltıyı, yağmurun camdaki tıpırtısını, huzme huzme yağan güneşin şehri nasıl aydınlattığını.. kalbi nasıl yumuşattığını.. akmayan gözyaşının insanın ciğerlerini nasıl yaktığını.. nefessiz bıraktığını..

öyleyse, kalemim kelâma susamışken; ve öyleyse, bırakmalı kalemi elden.. akrep altıyı, yelkovan onbiri gösteriyorken.. onlar da henüz kavuşamamışken.. bırakmalı kalemi elden..

/ seheriz /

" belki de bir seher yitiminde.. bırakmalı kalemi elden.. "

Hazal Sezgin

0 yorum:

Yorum Gönder

Pages